Diyabetik Ayak Yaralarında Kök Hücre Tedavisi
Dünyada diyabetli nüfusun yüzde 80’i gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü, 2030 yılında diyabet hastası sayısının üç kat artacağını öngörüyor. En büyük sağlık problemlerinden biri olan diyabet, dünyada en sık körlük, amputasyon ve diyalize bağlı böbrek yetmezliği nedeni olarak yer alıyor. Bir diyabet hastasının hayatı boyunca ayağında yara ile karşılaşma oranı yüzde 20 olarak biliniyor. Maalesef bu hastaların da yüzde 40 ila 60’ı bacağını kaybetme riski ile karşı karşıya geliyor.
Diyabetik ayak yaralarının, damar tıkanıklığı ve sinir harabiyeti olmak üzere iki önemli nedeni bulunuyor. Aslında damar tıkanıklığı insanlarda doğumdan itibaren başlayan bir süreci oluşturuyor. Herkes damar tıkanıklığı riski altındayken, diyabet hastalarında damar tıkanıklığı süreci çok daha hızlı ilerliyor. Diyabet, özellikle hastalarda diz altı damarlarının tıkanmasına sebep oluyor.
Tüm bunların yanı sıra, kan şekeri yüksek seyreden hastalarda sinir harabiyeti oluşuyor. Sinir harabiyeti hastayı; ağrıyı, acıyı, sıcağı ve soğuğu hissedemez ve ayırt edemez hale getiriyor. Dolayısıyla da hasta ayakkabısının içerisindeki ufak bir taşı veya yabancı bir cismi fark etmeden gün boyu dolaşabiliyor. Bu durum ise ayakta bası yarası olmasına yol açıyor. Genel olarak bakıldığında sadece damar tıkanıklığı sebebiyle diyabet hastalarında yara çıkma oranı yüzde 15 olarak biliniyor. Ancak diyabetik ayak yaralarının en sık görüldüğü grup hem damar tıkanıklığı hem de sinir harabiyeti bulunan gruptur.
Diyabetik Ayak Yaralarında Tedavi
Öncelikle yara bakımı yapmak önemli bir rol alıyor. Hastada damar tıkanıklığı varsa, yaraya yeterli kan akışı yoksa bölgeye kan akışını sağlayacak balon anjiyoplasti veya by-pass yöntemleri uygulanıyor. Ancak işlem bununla sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda diyabet hastalarında birtakım biyolojik problemler de bulunuyor ve bu nedenle hastaların enfeksiyonla mücadeleleri zayıf oluyor. Bu anlamda antibiyotikler kullanılarak enfeksiyonla mücadele ediliyor. Yarada bulunan ölü dokular mikrop barındırdığı için bu durum, diyabetli hastaların ayak yarasının bir türlü iyileşmemesine neden oluyor. Bu sebeple de haftada bir veya iki kere ölü dokular cerrahi yöntemle temizlenerek uzaklaştırılıyor.
Biyolojik olan yetersizliklerde de kök hücre tedavisi yardıma koşuyor. Kök hücre kemik iliği ve yağ dokusu gibi farklı noktalardan alınabiliyor. Diyabetik ayak yaralarına neden olan tüm etkenlere müdahale edecek tek bir silah bulunmuyor. Bu anlamda kök hücre diyabetik ayak yaralarının tedavisinde önemli bir koz olarak yer alıyor. Diyabetli bir hasta yara ile tedavi olmaya geldiğinde hastanın kurtarılma oranı yüzde 80 civarında seyrediyor. Kök hücre tedavisi ile bu oranın daha da yukarılara çekilmesi hedefleniyor.
Diyabetik Ayak Yaralarında Hücresel Tedavi Yaklaşımları
Diyabetik ayak yaraları, diyabet hastalarının hastanede uzun süre yatışlarının en önemli nedenlerinden biri. Diyabet hastası olanlarda, normal nüfusa göre ampütasyon riski 15-40 kat daha fazladır. Diyabet hastalarının yüzde 25’inde görülen diyabetik ayak yaralarının yüzde 8’inde, ayak ya da parmak kesilmesi ile sonuçlanabilir. Diyabetik ayak hastalarının tedavi seçenekleri kısıtlı olduğundan, çoğunlukla ampütasyon son çözüm olarak kullanılıyor. Fakat diyabetik ayak kesilmesi sonrasında ilk 5 yıl içindeki ölüm oranı yüzde 39 ile yüzde 68 arasında. Günümüzde yara iyileşmesi için hücresel tedavi uygulamaları yeni ve etkili bir yöntem olarak ortaya çıkıyor. Yara tedavisinde, cerrahi bölgeye uygulanan yenileyici hücreler sayesinde diyabetik ayak yarasının tedavisi mümkün hale gelebiliyor. Hücresel tedavi uygulamalarının diyabetik yara iyileşmesindeki etkisinin yanı sıra kronik veya akut yaralarda uygulanabiliyor olması da ciddi bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.