Sjögren Sendromu
Sjögren sendromu birçok yapıda tutulum gösteren otoimmün bir hastalıktır. Vücudun bağışıklık sistemi başta tükürük ve gözyaşı bezleri gibi ekzokrin bezler olmak üzere birçok organa savaş açmıştır. Bu yüzden belirtiler genellikle tek bir organ üzerinde değil birden fazla yapıda gözlemlenir. Yaşlı bireylerde görülme sıklığı gençlere göre daha fazladır. Hastalık zamanla kişiyi konuşmada güçlük çekecek kadar etkileyebilir.
Sjögren Sendromu Nedir?
Sjögren sendromu kişinin yaşam kalitesini oldukça kötü etkileyen göz, burun, solunum yolları ve ağız gibi yapılarda kuruluğa neden olan otoimmün kaynaklı kesin tedavisi bulunmayan bir hastalıktır. En çok tükürük bezi ve gözyaşı bezi tutulumu gözlemlenir. Nedeni tam olarak saptanamayan bu hastalık kroniktir ve toplumda görülme sıklığı oldukça fazladır. Otoimmün hastalıklar içinde en sık rastlanılan Sjögren sendromudur.
Sjögren Sendromu Çeşitleri
Sjögren sendromu primer ya da sekonder olmak üzere iki çeşittir. Primer sjönger sendromu başka bir otoimmün hastalıktan bağımsız olarak tek başına açığa çıkmaktadır. Sekonder sjögren sendromu ise lupus gibi başka bir otoimmün hastalığın yanında ikincil olarak çıkmaktadır. Hastalığın ilk zamanlarında belirtiler hafiftir ve aktif bir şekilde gözlemlenemez. İlerleyen zamanlarda ise hastalık yutmada güçlüğe ve birçok iç organda tutuluma gidecek kadar kötüleşir. Hastalık kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. kadınlarda erkeklere oranla 9 kat daha sık rastlanılmaktadır. Bu yüzden cinsiyet hormonlarının hastalıkta belirgin rol aldığı tahmin edilmektedir.
Sjögren Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Sjögren sendromunun belirtileri kişiden kişiye değişmekle beraber en tipik bulgular ağız ve göz kuruluğudur. Otoimmün bir hastalık olması sebebiyle birden fazla yapıyı etkilemektedir. Sjögren sendromu belirtileri arasında şunlar yer almaktadır:
- Gözlerde kuruluk ve buna bağlı yanma, batma, kanlanma
- Solunum yollarındaki kurumaya bağlı öksürük nöbetleri
- Tükürük üretimindeki azalmaya bağlı tükürük akışında azalma, kıvamlı tükürük
- Ağız mukozasının çorak ve kuru görünümü, uykuda ağız kuruması
- Yutkunma zorluğu
- Rahatsız edici ağız kokusu
- Sinüzit, farenjit gibi solunum yolu enfeksiyonlarını sık geçirme
- Tükürük bezlerinde şişme, yanma ve ağrı
- Ağızda mantar oluşumuna bağlı enfeksiyon
- Burun içinde kuruma
- Periferik Nöropati
- Vajina kuruluğu
- Deride pullanma, kaşıntı, döküntüler
- Diş çürüklerinde anormal artış
- Uykuda boğaz kuruması ve nefes alamama
- Vajinada sık tekrarlayan enfeksiyonlar
- Deride anormal kuruma
- Deri vasküliti
- Uyuşukluk ve yorgunluk hissi
- Sık sık idrara çıkma (özellikle geceleri)
- Eklemlerde artrit ve ağrı
- Sabah uyanıldığında eklem ve kaslarda tutukluk
Sjögren Sendromu Nedenleri Nelerdir?
Sjögren sendromunun sebepleri diğer çoğu otoimmün hastalıkta olduğu gibi tam olarak saptanmamıştır. Sjögren sendromunda etkili olduğu düşünülen faktörler şunlardır:
- Enfeksiyöz Nedenler: Enfeksiyon yapıcı faktörlerin Sjögren sendromunda büyük oranda etkili olduğu bilinmektedir. Bu enfeksiyon yapıcı etkenlerin başında HIV ve hepatit C gelmektedir.
- Hormonal Nedenler: Sjögren sendromunun kadınlarda daha sık görülmesi cinsiyet hormonlarının etkili olabileceğini düşündürmüştür ve östrojenin etkili olabileceği bulunmuştur. Androjen hormonlarının otoimmün hastalıklardan koruduğu ve kadınlarda bunun eksikliğine bağlı Sjögren sendromunun sık görüldüğü tahmin edilmektedir.
- Genetik Nedenler: Sjögren sendromu genetik yatkınlıkla yakından ilişkili bir hastalıktır. Aile öyküsünde Sjögren sendromlu bireyler bulunan kişilerin bu hastalığa yakalanma riski diğerlerine oranla oldukça fazladır.
- Otoantikorlar: Sjögren sendromunda vücuttaki otoantikorların sayısının aşırı arttığı tespit edilmiştir. Hatta bu otoantikorlar tanı koymada yardımcı olmaktadır. Bu otoantikorlara hem kanda hem de lokal olarak tükürük bezinde rastlanmaktadır.
Sjögren Sendromu Tanısı Nasıl Konulur?
Sjögren sendromunun tanısının konulmasında bazı tanı testleri, klinik belirtilerin gözlemlenmesi, anamnez alma ve fiziki muayene yer almaktadır. Sjögren hastalığının tanısında kullanılan kriterler şunlardır:
- Tam kan sayımı
- Karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri
- İdrar analizi
- Schirmer testi
- Oküler boyama yöntemleri (slit-lamp incelemesi)
- Total tükürük akımı ölçülmesi
- Tükürük bezi sialografisi
- Tükürük bezi sintigrafisi
- Serumda otoantikor tespiti
- Minör tükürük bezi biyopsisi
- Akciğer grafisi
Sjögren Sendromlu Kişilerin Dikkat Etmesi Gereken Noktalar Nelerdir?
Hasta öncelikle su olmak üzere bol miktarda sıvı alarak ağız kuruluğunu engellemeye çalışmalıdır. Süt tüketimi de yağlı yapısından dolayı tavsiye edilmektedir. Hasta ağız hijyenine oldukça dikkat etmelidir. Bu konuda yeterli bilgiye sahip değil ise profesyoneller tarafından bilgilendirilmelidir. Bu süreçte ağız kokusu, diş çürükleri gibi problemlerle sık karşılaşılacağından hasta düzenli diş hekimi muayenesine gitmelidir.
Ağızdaki kuruluğu arttırmayacak tahriş yapıcı özelliği minimum olan diş macunları tercih edilmelidir. Ayrıca hasta gözün daha çok kurumasına sebep olacak ilaçları kullanmaktan kaçınmalıdır.
Ekran başında mümkün olduğunca az vakit geçirilmeli, zorunlu hallerde ise sık sık ara verilerek göz dinlendirilmelidir. Sjögren sendromlu hastalar sağlıklı bir beslenme rutini oluşturmalı, stres ve kaygı seviyelerini olabildiğince kontrol altına almalıdır. Alkol ve kahve gibi ağız içindeki kuruluğu tetikleyecek ve arttıracak ürünlerden uzak durulmalıdır. Diğer tüm otoimmün hastalıklarda olduğu gibi Sjögren sendromunda da mental sağlık hastalığı doğrudan etkilemektedir.
Sjögren Sendromu Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Sjögren sendromu kesin olarak tedavi edilememektedir ancak alınacak bazı önlemlerle veya kullanılacak ilaçlarla semptomlar baskılanabilmektedir. Sjögren sendromunda tutulumun gözlendiği yapıya göre tedavi şekli belirlenmektedir. Sjögren sendromunun tedavisinde öncelik eşlik eden hastalığın tedavisini sağlayıp daha sonra Sjögren sendromunun semptomlarını baskılamaktır.
Tedavi genellikle yaşam tarzı değişikliği şeklinde olmakla birlikte Sjögren sendromu tedavisinde uygulanan yöntemler şunlardır:
- Sistemik Tedavi: Bağışıklık sisteminin organlara saldırıp daha fazla kuruluğa sebep olmaması için flantadin gibi ilaçlar tercih edilebilir. “Flantadin nedir” şeklindeki soruya otoimmün reaksiyonları durdurucu, engelleyi, baskılayıcı ilaçtır cevabı verilebilir. İmmünsupresif adı verilen bu ilaçlar semptomları hafifletmektedir. Ağrılı durumlarda tedavi ağrı kesici ilaçlarla desteklenebilmektedir.
- Oral Hastalık Tedavisi: Tükürük bezini uyararak çalışmasını aktifleştirecek kolinerjik ajanlar kullanılabilmektedir. Hastada ağız kuruluğuna bağlı mantar enfeksiyonu meydana gelmiş ise antifungal ilaç kullanımı da tercih edilmektedir. Şekerli gıdalar mümkün olduğunca azaltılmalı ve ağızda fazla bekletilmeden yutulmalıdır. Ağzın nem dengesini sağlayacak ağız içi spreyler de tercih edilebilmektedir.
- Göz Kuruluğu Tedavisi: Göz kuruluğunun önüne geçmek için yapay gözyaşı kullanılabilmektedir. Yapay gözyaşının yetersiz kaldığı durumlarda nemlendirme etkisi ve kalıcılığı fazla olan krem ve merhemler tercih edilmelidir. Ekran süresi azaltılmalı, blefarit gibi kuruluğu tetikleyecek hastalıklar mevcut ise önce onların tedavisi planlanmalıdır. Özel gözlükler kullanılarak gözyaşının buharlaşma oranı azaltılabilmektedir. Rüzgarlı ortamlar gibi şiddetli hava akımının olduğu ortamlardan uzak durulmalıdır.
- Cilt Kuruluğu Tedavisi: Cilt sık sık nemlendirilmeli, kimyasal kullanımından kaçınılmalıdır. Yüksek sıcaklığa sahip suyla yapılan duşlardan kaçınılmalıdır. Kıyafetler deterjanla temastan sonra iyice durulanarak giyilmelidir.
- Kas ve Eklemlerde Ağrı, Katılık Tedavisi: Hastalarda eklem inflamasyonun önüne geçmek için kortizon içerikli olmayan antienflamatuar romatizma ilaçları kullanılabilir. Ağır Sjögren sendromunda kortizon kullanımı da uygun bulunabilir.
Sjögren sendromu hayati tehlikeye yol açabilecek bir hastalık çeşidi değildir. Fakat semptomlar eğer tedavi edilmezse ömür boyu sürebilmekte ve hayat kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Tek bir organ tutulumuyla değil de vücudun birçok organında tutulum göstermesi sebebiyle de etkileri bütüncül olabilmektedir. Bu yüzden kendisinde Sjögren sendromunun belirtilerini fark eden kişi vakit kaybetmeden hastanelerin romatoloji bölümüne başvurmalı ve alanında uzman kişilerden profesyonel yardım almalıdır.
* Web sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz. Sayfa içeriğinde Liv Hospital'da tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. .