Home Icon
Arrow
Arrow
Obezite Tedavisinde Çığır Açan Gelişme: Medikal Teknolojiler

Obezite Tedavisinde Çığır Açan Gelişme: Medikal Teknolojiler

Calendar Icon
09 Ocak 2025
Doctor Image
Liv Hospital Vadistanbul
Prof. Dr. Berçem Ayçiçek
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları
İçindekiler
  • Kilo Kaybını Yüzde 24’e Kadar Artıran İlaçlar Mevcut
  • Hangi Durumlarda GLP-1 Reseptör Agonistleri Kullanılmamalı?
  • Medikal Tedaviler Cerrahi Müdahaleye Yakın Kilo Kaybı Sağlıyor
  • Obeziteyi Engellemek Tedaviden Daha Avantajlı
  • Yüksek kalori içeren; işlenmiş, endüstriyel gıda tüketiminin, porsiyon boyutlarının, fiziksel hareketsizliğin, psişik/fiziksel stresin artması obezite oranlarının yükselmesinde önemli rol oynarken; genetik yatkınlığın yanı sıra son yıllarda yapılan araştırmalar da obezitenin nesilden nesle aktarımına sebep olarak “Epigenetik Etki”ye işaret ediyor. Buna karşın son yıllarda obezite tedavisinde kullanılan medikal tedavi seçenekleri hızla artıyor. Liv Hospital Vadistanbul Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları bölümü doktoru Prof. Dr. Berçem Ayçiçek tedavi seçeneklerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

    Kilo Kaybını Yüzde 24’e Kadar Artıran İlaçlar Mevcut

    Obezite tedavisindeki başarı, hastaların kilo kaybı sürecini süreklilikle destekleyen medikal yöntemlerle artırılabiliyor. Prof. Dr. Ayçiçek, küçük oranlardaki kilo kayıplarının (yüzde 5-10) dahi metabolik sağlık üzerinde büyük fark oluşturabileceğini belirtti.

    Ayçiçek, “Örneğin, semaglutid ve liraglutid gibi GLP-1 reseptör agonistleri, kilo kaybını yüzde 7 ile 17 arasında sağlarken, kan şekeri kontrolü ve kardiyovasküler sağlık üzerinde de olumlu etkiler gösteriyor. GLP-1 reseptör agonistleri, gastrointestinal sistemdeki GLP-1 reseptörlerine bağlanarak, iştahı baskılıyor, mide boşaltımını geciktiriyor ve insülin salgısını artırıyor. Dual agonist ilaçlar dediğimiz ilaçlar, GLP-1 reseptör agonistlerinin yanı sıra başka bir hedefe daha etki ediyor, genellikle GIP (gastrik inhibitör polipeptid) veya GLP-1 kombinasyonunu içeriyor. Tirzepatid bu sınıfta yer alıyor ve klinik araştırmalarda kilo kaybı oranlarını yüzde 20'ye kadar yükselttiği gözlemleniyor. Ayrıca, kardiyovasküler sağlık üzerinde de fayda sağladığı görülüyor.

    Çok yakın zamanda tedavi seçeneklerimiz arasına girmesini beklediğimiz Triple agonistler, GLP-1, GIP ve glucagon gibi üç reseptör üzerinde etkili olup, kilo kaybı artırıcı etkisi ile şu ana kadar ki medikal tedaviler içinde listenin en üst sırasına yer alacağa benziyor. Retatrutid, bu gruptaki yeni ilaç ve klinik denemelerde (Faz 1-2) oldukça umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Kilo kaybını yüzde 24’e kadar artırdığı gözlemlenen bu ilaç, insülin salgısını artırarak glikoz kontrolünü desteklerken, yağ metabolizmasını da iyileştiriyor” dedi.

    Hangi Durumlarda GLP-1 Reseptör Agonistleri Kullanılmamalı?

    GLP-1 reseptör agonistleri, bazı durumlarda güvenli olmayabiliyor ve kullanılmaması gerekiyor. Bu durumları gebelik, pankreatit öyküsü, medüller tiroid kanseri öyküsü, kolelitiazis (safra taşı), ve ağır böbrek yetmezliği olarak sıralayan Prof. Dr. Ayçiçek, bu tür klinik tabloların, tedavi riskini artırabileceğinden, hastanın durumu dikkatlice değerlendirilerek alternatif tedavi seçeneklerinin tercih edilmesi gerektiğini kaydediyor.

    GLP-1 ilaçlarının diyabeti olan ve göz problemi yaşamış kişilerde dikkatle kullanılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Ayçiçek sözlerine şöyle devam etti: “Kan şekerini hızlı düşürmek, gözdeki sorunları kötüleştirebilir. Bu ilaçlar tedavi için etkili olabilir ama karar verirken hem yararları hem de riskleri iyi değerlendirmek gerekir. Özetle, şu durumda ‘yavaş ve dikkatli ilerlemek’ göz sağlığını korumak için önemlidir. Semaglutid’in, gözde sinir hasarına yol açabilen Non-Arteritik Anterior Ischemic Optic Neuropathy (NAION) riskini artırdığına dair bazı yayınlar mevcut.

    JAMA’daki çalışmada, bu riskin yüzde 7,5 olduğu bildirilmiş olsa da verilerin güvenilirliği tartışmalı, çünkü gözlemlenen vakalar çok nadir kalıyor. Yaklaşık 16 bin hasta içinde yalnızca 20 vakadan söz ediliyorsa, bu tür nadir yan etkilerin sıklığını ve etkinliğini tam olarak bilmek oldukça zordur. Retrospektif vaka kontrol çalışmaları gibi bu tür araştırmalarda, veri güvenilirliği bazen sorunlu olabilir. Bu tür araştırmalarda, kontrol grubu seçimi ve demografik eşleştirme süreçleri, sonuçları yanıltıcı hale getirebilir. Bu bakımdan uzun dönemli kanıt düzeyi daha yüksek çalışmalara ihtiyaç olduğu aşikardır.”

    Medikal Tedaviler Cerrahi Müdahaleye Yakın Kilo Kaybı Sağlıyor

    Prof. Dr. Ayçiçek, obezite tedavisinde son yıllarda kullanılan ilaçlar, etkili kilo kaybı sağlama konusunda önemli bir rol oynuyor. Öte yandan bu ilaçların yan etkileri ile ilgili bazı kaygıları gerek doktorların gerekse hastaların dikkatle değerlendirmesi gereken bir konu olduğunu belirtti.

    Ayçiçek, “Bilimsel çalışmalar, yeni medikal tedavilerin, bariyatrik (obezite) cerrahinin sağladığı kilo kaybına yakın düzeyde olduğuna işaret ediyor. Ancak uzun dönemde gerek bariyatrik cerrahi sonrasında gerekse de medikal tedavilerin uzun süreli kullanımı sonrasında takip ve önlem alınmaz ise mikronütrient eksiklikleri, kas kaybı, psikolojik sorunlar ve kırık riski gibi ciddi bazı yan etkiler meydana gelebiliyor. Örneğin, GLP-1 reseptör agonistlerinin yaygın yan etkileri arasında bulantı, kusma ve karın ağrısı yer alırken, nadiren iskemiye bağlı optik nöropati gibi ciddi komplikasyonlar da görülüyor” diye konuştu.

    Prof. Dr. Ayçiçek, obezite tedavisinde, tedavi başarısını sürdürmek ve yan etkileri en aza indirmek için endokrinolog takibin de gerekli olduğunu savundu.

    Ayçiçek, bunun nedenlerini de şöyle sıraladı: “GLP-1 reseptör agonistlerinin kullanımı sırasında doktor, tedaviye uyumu artırabilir, yan etkileri takip edebilir ve komplikasyonları önceden belirleyebilir. Uzun dönemde izlem, tedavi sürecinde oluşabilecek sağlık sorunlarına hızlı müdahale edilmesini sağlar. Sonuç olarak, bu ilaç grubunun obezite tedavisindeki etkileri oldukça umut verici olsa da bu tedavi seçenekleriyle ilgili herhangi bir yan etki riski söz konusu olduğunda, hastaların dikkatlice bilgilendirilmesi ve tedavi sürecinin uzman bir hekim gözetiminde sürdürülmesini gerekli kılıyor.”

    Obeziteyi Engellemek Tedaviden Daha Avantajlı

    Prof. Dr. Ayçiçek, obeziteye ilişkin tedavi seçenekleri artıyor olsa da obezitenin önlenmesi, tedaviye kıyasla çok daha avantajlı olmayı sürdürüyor. Erken yaşlarda sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasının, fiziksel aktivitenin teşvik edilmesinin ve toplumda obezite farkındalığının artırılmasının hastalığın yükünü azaltmada önemli stratejiler olduğunu belirtti.

    Ayçiçek, “Sağlıklı gıdalara erişimin kolaylaştırılması, okul beslenme programlarının düzenlenmesi ve fiziksel aktiviteyi artırmaya yönelik şehir planlamaları gibi önlemler obeziteyi önleme çabalarının temel taşlarıdır” şeklinde konuştu.

    * Bu içeriğin geliştirilmesinde Liv Hospital Yayın Kurulu Katkı Sağlamıştır .
    * Web sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz. Sayfa içeriğinde Liv Hospital'da tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. .
    tag Icon
    obezite
    kilo
    tedavi
    Talep & Bilgi Alma
    Tümü
    Chevron Down

    Versiyon Geçmişi
    Güncel Versiyon
    16 Ocak 2025 08:10:22
    Liv Yayın Kurulu
    Sayfanın linki başarıyla kopyalandı!