Obezite ile Mücadele Ederken Sağlığınızdan Olmayın
Aşırı yağ birikimi dolaşım sistemimiz başta olmak üzere bir çok hayati öneme sahip organda kronik bir hasar oluşturarak fonksiyonlarında azalma ve buna bağlı günlük hayatta çok duyduğumuz başta hipertansiyon, kalp krizi, felç, şeker hastalığı, insülin direnci ve buna benzer birçok hastalığa neden olan bir durumdur. Bu nedenle sağlıklı toplumun önündeki en büyük engellerden birini oluşturmaktadır.
Obezite Nedir ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
Günümüzde obezitenin artan sıklığına paralel olarak obezite ile savaş konusunda farklı tedavi seçenekleri geliştirilmiştir. Bu tedavi yöntemleri obeziteyi yenmek amacı taşısa da bazı hususlarda dikkatli olmamız aksi taktirde sağlığımızı daha da bozacak durumlara neden olduğunu görmekteyiz. Bu konuda hastalarımızı bilinçlendirmek biz obezite ile savaşan hekimlere ve sağlık çalışanlarına düşmektedir. Hastalarımızın da bu konuda daha hassas olmaları, bilgilerini arttırmaları, kendileri için en uygun tedavi yöntemini ve tedavi sonrası hayatlarında oluşacak değişiklikleri önceden idrak etmeleri çok önemlidir.
Biz obezite cerrahları obezite tedavisinin uygun şartlarda en etkin yöntem olan cerrahi prosedürleri uygulayan hekimleriz. Ancak şunu biliriz ki obezite ile mücadelenin en önemli ayağı vücuda giren kalori miktarının hem miktar olarak azaltılması hem de sağlıklı beslenme kurallarına uygun beslenmedir. Buna ek olarak vücudumuzdaki enerji tüketen ve miktarı sağlığımızla direk ilişkili olduğunu bildiğimiz kas miktarının optimal seviyede tutarak kalori tüketimini arttırmak, bu hastalıkla mücadelede en önemli kurallardan biridir.
Sonuç olarak bu temel kurallardaki dengesizlik nedeni ile vücudunda aşırı yağ birikimi olan yani sağlıksız bir beslenme düzeni olan kişilerin yağ miktarlarını cerrahi yöntemlerle azaltmak , bu kişilere sıfırdan başlamak için bir şans daha vermek anlamına gelmektedir. Konuyu biraz daha açmak gerekirse obezite cerrahisi, tüketim toplumu temelinde dönen dünya düzeni içinde sağlıksız bir beslenme ve hayat akışı döngüsünde sıkışmış, sağlığını ciddi derecede kaybetmiş kişilere daha sağlıklı bir hayat sunmaktadır.
Ancak şunu bilmeliyiz ki obezite cerrahisi bu sağlıksız döngüden çıkmak için bir başlangıçtır. Bunu sürdürmek sağlıklı yaşamın temelinde olan sağlıklı belenme ve yaşam kurallarına dönmekle mümkündür. Bu nedenle tek başına obezite cerrahisi olup eski sağlıksız beslenme ve uygun olmayan yaşam koşullarına devam eden hastalarımız maalesef tekrar kilo almakta ve birden fazla cerrahi müdahale geçirmektedirler.
Obezite Hasta Nasıl Değerlendirilir?
Obezite cerrahisi olmaya karar veren bir kişide öncelikle obezite cerrahisi için Dünya Sağlık Örgütü’nün de onayladığı kriterlere uygunluğu bakılır. Kişinin yeme alışkanlığı, hayat tarzı ve bu alışkanlıklara olan bağlılığı ameliyat seçimi için çok önemlidir. Bu da Cerrah ile ameliyat olacak kişinin oturup beraber konuşup birlikte karar veremesini gerektirir. Bu sayede doktor ameliyat edeceği kişiyi tanır, ameliyat olacak kişi de ameliyat ve sonrası hakkında bilgi sahibi olur.
Örneğin yeme bozukluğu dediğimiz psikolojik bir rahatsızlık var ise öncelikle bu konuda psikolog desteği almak cerrahi sonrası başarı için çok önemlidir. Ya da Tip 2 diyabeti olup insülin kullanan bir kişinin cerrahi teknik olarak gastrik bypass için daha uygun olduğu ameliyat öncesi doktor hasta toplantılarında ortaya çıkar. Tabii ki obezite cerrahisi durumun bilincinde olan kişilerde ve ameliyat öncesi cerrah ve ekibi ile iletişimi iyi olan kişilerde başarılı olmaktadır.
Cerrah ile hasta arasındaki iletişim dışında obezite cerrahisindeki önemli konular cerrahinin yapıldığı merkez, cerrahi ekip (anestezi, cerrahi, teknisyen, hemşire), kullanılan ekipmanın kalite düzeyi ve ameliyat sonrası takiptir.
Günümüzde birçok merkezde obezite cerrahisi yapılabilmektedir. Obezite cerrahisi laparoskopik Cerrahi yapılan her merkezde uygulanabilmektedir. Ancak burada hastanenin deneyimi çok önemlidir. Ameliyat öncesi hazırlık için iyi bir kardiak ve solunum muayenesi, ameliyat sırasında iyi bir anestezi uygulamak ve ameliyat sonrası ağrısız ve sorunsuz hastane dönemi için deneyimli üçüncü basamak bir hastane çok önemlidir.
Ameliyat sonrası takip, ameliyatı gerçekleştiren cerrahi ekip içinde bulunan bir diyetisyen ile yapılmalıdır. Bu sayede ameliyatla ilgili ya da kişinin alışkanlıkları ile ilgili ameliyat sonrası problemleri ayırdetmek ve oluşabilen sorunları çabucak çözmek daha kolay olacaktır.
Bir diğer önemli konu cerrahi sırasında kullanılan stappler dediğimiz organ kesici ve dikici sistemlerin güvenirliği uygun olmalıdır. Maliyetin düşmesi için bu konuda yeni ortaya çıkmış markaların kullanımı cerrahın ve hastanenin sorumluluğunda olup ameliyat olacak kişinin bu konuda bilgilendirilmesi önemlidir.
Her ne kadar ameliyatın başarısını etkileyecek birçok konu varsa da en önemlisi cerrahın deneyimi ve ameliyat sonrası cerrahi ekibe ulaşabilir olmaktır. Bu konu ameliyat olmadan önce değerlendrilmesi gerek en önemli konudur.
Tüm bu konular göz önüne alınsa bile unutulmaması gereken bunun bir cerrahi uygulama olduğudur. Her cerrahi girişim sonrası komplikasyon gelişme ihtimali elbette vardır. Ancak iyi merkezlerde, iyi cerrahi ekiplerle ve kaliteli ekipman ile obezite ile savaşta biz cerrahlar uzun bir süre daha ön cephede olacağız.
Obezite Cerrahisi Nedir?
Obezite cerrahisi, aşırı kilolu bireylerde kilo kaybını artırmayı hedefleyen laparoskopik yöntemle yapılan cerrahi bir müdahaledir. Bu cerrahi prosedürler, genellikle obeziteye bağlı olarak ortaya çıkan ya da çıkabilme riski olan sağlık sorunlarına çözüm sunmayı amaçlar. Bu sağlık sorunları hipertansiyon, Tip2 Diyabet, kolesterol yüksekliği, uyku apne sendromu, bel kemik ve eklem hastalıkları gibi birçok hastalığı kapsamaktadır.
Gastrik bypass, tüp mide ameliyatı gibi yöntemler, mide hacmini azaltarak, sindirim sisteminin emilim kapasitesini değiştirerek ve iştah üzerine etkili hormonların salınımını düzenleyerek kilo vermeyi sağlar. Aynı zamanda vücutta fazla biriken yağ dokusunu azaltarak obezitenin neden olduğu tip 2 diyabet, hipertansiyon gibi metabolik rahatsızlıkları düzeltme potansiyeline sahiptir.
Obezite Tedavisi için Cerrahi Yöntemler
Gastrik bypass (Mide by-pass): Gastrik bypass, obezite cerrahisinin bir türüdür ve mideyi küçültmeyi ve bağırsakları yeniden düzenlemeyi içerir. Temel amacı, kilo kaybı sağlamakla birlikte iştah üzerinde etkili olan sindirim sistemi hormonlarını düzenleyerek metabolik durumu düzeltmektir. Böylelikle kilo verimi yanında obeziteye bağlı sağlık sorunlarını iyileştirir. İşte gastrik bypass’ın temel prensipleri:
1. Mide Küçültme: Cerrahi sırasında mide, daha küçük bir boyuta getirilir. Bu, kişinin daha az yemek yemesini sağlar ve doygunluk hissi daha çabuk oluşur.
2. Bağırsak Yeniden Düzenleme: Küçülen mide, ince bağırsakların son kısmına doğrudan bağlanır. Bu, besinlerin sindirim sisteminin son kısmına hızlı bir şekilde değişmeden girmesini sağlayarak hem emilimi azaltır hem de kan şekeri ayarlanmasında etkili olan bazı sindirim hormonlarının salgı oranını değiştirir. Böylelikle hem kaloriye neden olan besinlerin emilimi azalırken hem de kan şekeri ve metabolizma üzerinde yararlı etkileri olan hormonların salgısını artar.
Gastrik bypass, hem restriktif (mide hacmini azaltma) hem de malabsorptif (besin emilimini azaltma) bir etki sağlar. Bu kombinasyon, hem kilo kaybını tetikler hem de tip 2 diyabet, hipertansiyon gibi metabolik hastalıkların düzelmesine katkıda bulunabilir.
Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi): Tüp mide ameliyatı, diğer adıyla Sleeve Gastrektomi veya kısaca Sleeve, obezite ve metabolik cerrahisinde bir ameliyat çeşididir. Bu prosedürde mide, küçültülerek tüp şeklinde bir yapıya dönüştürülür. İşte Sleeve Gastrektomi’nin temel prensipleri:
1. Mide Küçültme: Cerrahi sırasında mide, yatay bir tüp şeklinde kesilir ve bu sayede mide hacmi büyük ölçüde azalır. Bu, kişinin daha az yemek yemesini sağlar.
2. Mide Kapasitesinin Azalması: Tüp mide ameliyatı sonrasında, kişinin tüketebildiği yiyecek miktarı ve dolayısıyla alınan kalori miktarı azalır. Bu, kilo kaybını tetikler.
Midenin dışarı alınarak devre dışı bırakılan kısmında iştah hormonu olarak bilinen ve mideden salgılanıp beyine giderek iştahı arttıran grehlin hormonu salınımı azalmaktadır. Böylelikle ameliyat sonrası iştahta azalma meydana gelerek besin alımı azalır.
Sleeve Gastrektomi, hem mide hacmini azaltarak restriktif bir etki sağlar hem de hormonal değişikliklere neden olarak iştahı kontrol altına alır.
Biliopankreatik Diversiyon Ameliyatı (BPD): Biliopankreatik diversiyon ameliyatı, obezite cerrahisinin bir türüdür ve nadiren kullanılan bir prosedürdür. Bu cerrahi, mideyi küçültmeyi ve ince bağırsakları düzenlemeyi içerir. İşte biliopankreatik divertikül ameliyatının temel prensipleri:
1. Mide Küçültme: Cerrahi sırasında mide, daha küçük bir hacme getirilir. Bu, kişinin daha az yemek yemesini sağlar.
2. Bağırsak Düzenlemesi: İnce bağırsaklar üzerinde belirli değişiklikler yapılır. Bu, besin emilimini kontrol altına alarak kilo kaybını tetikler.
3. Pankreas İle İlgili Değişiklikler: Cerrahi, pankreastan salgılanan bazı enzimlere ulaşımı etkileyebilir, bu da besin emilimini azaltabilir.
Biliopankreatik diversiyon ameliyatı, hem restriktif (mide hacmini azaltma) hem de malabsorptif (besin emilimini azaltma) bir etki sağlar. Ancak, bu cerrahi genellikle başka obezite cerrahisi yöntemleri tercih edildiği için daha az yaygın olarak kullanılır. Özellikle duyusal beslenme bozukluğu tanısı olan, ameliyat sonrası diyet ve egzersiz kurallarına uymakta zorluk yaşanabilecek, kontrol altına alınamayan Tip2 diyabeti olan kişilerde tercih edilebilir.
Kimler Obezite Cerrahisi Olabilir?
Obezite cerrahisi ameliyatı için uygun adaylar genellikle aşağıdaki özelliklere sahip bireylerdir:
1. Vücut Kitle İndeksi (VKİ): Genellikle tek başına VKİ 40’ın üzerinde veya VKİ 35’in üzerinde ve aynı zamanda obezite ile ilişkili sağlık sorunları (tip 2 diyabet, hipertansiyon gibi) bulunan bireyler düşünülebilir.
2. Başarısız Diyet ve Egzersiz Deneyimleri: Obezite cerrahisi, diyet ve egzersiz programlarına rağmen kilo kaybı sağlayamayan veya sürdüremeyen bireyler için düşünülür.
3. Metabolik Sorunlar: Tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi gibi obezite ile ilişkili metabolik hastalıkları olan kişiler, obezite cerrahisi adayları arasında yer alabilir.
4. Psikolojik Değerlendirme: Adaylar, ameliyat sonrası yaşam tarzı değişikliklerine uyum sağlayabilecek psikolojik stabilitelerini değerlendirmek adına bir uzman tarafından değerlendirilmelidir.
5. Genel Sağlık Durumu: Ameliyatın bir cerrahi müdahale olduğu unutulmamalıdır. Adayların genel sağlık durumları, anestezi altında bir ameliyatı geçirebilecek düzeyde olmalıdır.
Obezite Cerrahi Öncesi Hazırlık
Obezite cerrahisi öncesi süreç, doktor değerlendirmesi, psikolojik değerlendirme, diyet ve egzersiz programı, hazırlık testleri, sigara ve alkol kısıtlamaları, cerrahi öncesi diyeti içerir. Bu süreç, her hasta için kişiselleştirilebilir ve ameliyat öncesi uygunluğu değerlendirmeyi amaçlar.
Obezite Cerrahi Sonrası Süreç
Obezite cerrahisi sonrası süreç, hastanede kısa bir izleme dönemini içerir. Ardından, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli takip kontrolleri, egzersiz programları, besin takviyeleri ve gerekirse psikolojik destek devreye girer. Ancak, süreç cerrahi tipine ve hastanın ihtiyaçlarına göre değişiklik gösterebilir.
Obezite Cerrahisi Ve Metabolik Cerrahi Arasındaki Fark
Obezite cerrahisinde temel hedef, aşırı kiloları azaltmak olup, ikincil amaç olarak diyabet gibi metabolizma hastalıklarına çözüm sağlamaktır. Öte yandan, metabolik cerrahi, öncelikli olarak metabolizma hastalıklarını gidermeyi amaçlar ve bunun ardından aşırı kiloların kontrol altına alınmasını hedefler. İki cerrahi yaklaşımı arasındaki farklılıklar, öncelikli müdahale hedeflerinden kaynaklanır, zira obezite cerrahisinde kilo kaybı ilk planda yer alırken, metabolik cerrahi metabolik sağlık sorunlarına odaklanır.
* Web sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz. Sayfa içeriğinde Liv Hospital'da tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. .