liv sağlık köşesi

Aids Nedir?

Oluşturma Tarihi: 05.12.2023 16:39 | Son Güncelleme: 13.12.2023 10:00

Aids Nedir

Dünya çapında bir salgın olarak pek çok kişiyi etkileyen ancak günümüzde modern tedavilerle kontrol altında alınan bir hastalık olan Aids'e dair farkındalık sahibi olmak bu hastalıkla mücadelenin oldukça önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu sebeple bu yazıda "Aids Nedir?" sorusunun cevabını arayacağız. AIDS (Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu), HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) adlı virüsün neden komplikasyonların toplamına verilen addır. HIV, vücuttaki bağışıklık sistemini hedef alarak özellikle CD4+ T hücreleri üzerinde etkili olan bir virüstür. HIV enfeksiyonu, genellikle cinsel temas, kan yoluyla bulaş, anneden bebeğe geçiş veya kontamine iğnelerin kullanılması gibi yollarla bulaşır. HIV enfeksiyonu genellikle belirtileri olmayan bir süreçle başlar ve zamanla bağışıklık sistemini zayıflatır. Vücudun bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıflamasına ve çeşitli enfeksiyonlara, kanserlere karşı savunmasız hale gelmesi aşaması yani Hiv virüsünün son aşamasına Aids denir.

Aids Nasıl Bulaşır?

AIDS hastalığına sebep olan Hiv virüsü temelde kan yoluyla bulaşır. Ancak bu bulaşma farklı şekillerde gözlenebilir. Bunlar:
  • Cinsel Yolla: En yaygın bulaşma yolu cinsel temasla olur. Korunmasız cinsel ilişki sırasında, özellikle vücut sıvılarının (kan, semen, vajinal sıvılar ve anal sıvılar) birbirine karışması sonucu HIV bulaşabilir.
  • Kan Yoluyla: HIV, enfekte bir kişinin kanıyla doğrudan temas sonucu bulaşabilir. Paylaşılan iğnelerin kullanımı, kan transfüzyonu veya kontamine kan ürünleri kullanımı gibi durumlar bu yolla bulaşmayı artırabilir.
  • Anne-Bebek Bulaşması: HIV, hamilelik, doğum veya emzirme sırasında anne çocuğuna bulaşabilir.
  • Kontamine İğnelerle: Uyuşturucu kullanımında paylaşılan iğneler yoluyla HIV bulaşabilir.
  • Kontamine Kan Ürünleri: HIV bulaşma riski, özellikle HIV testi yapılmamış kan ve kan ürünleri kullanımıyla ilişkilidir. Ancak günümüzde kan bağışları genellikle test edilir ve güvenli transfüzyonlar sağlanır.
Aids NAsıl Bulaşır

Aids ve Hiv’den Korunma Yolları

HIV ve AIDS sözkonusu olduğunda korunmak için bazı önlemler almak gerekir. Bunlar takip edildiği sürece güvenli bir cinsellik ve sağlıklı bir hayata sahip olabilir ve bu tür hastalıkların riskini en aza indirebilirsiniz.

Aids Korunma Yolları
  • Korunmalı Cinsel İlişki: Her zaman korunmalı cinsel ilişki pratiği uygulamak, yani prezervatif kullanmak, HIV bulaşma riskini önemli ölçüde azaltabilir.
  • Güvenli Enjeksiyon Uygulamaları: Uyuşturucu kullanımıyla ilişkili riskleri azaltmak için kişisel iğnelerin paylaşılmaması gerekmektedir. Temiz iğneler kullanmak, HIV bulaşma riskini önleyebilir.
  • Kan ve Kan Ürünleri Testleri: Kan bağışları ve kan ürünleri genellikle test edildiği için, kan yoluyla bulaşma riski önemli ölçüde azalmıştır. Ancak, bu tür ürünlerin güvenilir kaynaklardan alındığından emin olmak önemlidir.
  • Antiretroviral Tedavi: HIV pozitif kişilerin antiretroviral ilaçları düzenli ve doğru bir şekilde kullanmaları, virüsün bulaşma riskini azaltabilir. Ayrıca, hamilelikte antiretroviral tedavi, anne-bebek bulaşma riskini önleyebilir.
  • Güvenilir Sağlık Hizmetleri: HIV testlerini düzenli olarak yaptırmak ve sağlık profesyonelleri ile düzenli olarak iletişimde olmak, HIV ve AIDS ile ilgili sağlık durumunu kontrol altında tutabilir.

Anneden Bebeğe Hiv Bulaşması

Anneden Bebeğe Aids Geçmesi

Günümüzde anneden bebeğe hiv bulaşması virüsü baskılayan tedavi yöntemleri sayesinde engellenebilmektedir. Böyle bir hamilelik sürecinde şu adımlar takip edilerek bebeğin enfekte olması engellenebilir:
  • Antiretroviral Tedavi: HIV pozitif bir hamile kadın, gebelik süreci boyunca antiretroviral ilaçlar almalıdır. Bu ilaçlar, virüsün replikasyonunu kontrol altına alarak ve vücutta düşük düzeyde tutarak bebeğe bulaşma riskini azaltabilir.
  • Planlı Doğum: Hamile bir kadın HIV pozitifse, doğum planlanarak, sezaryen tercih edilebilir. Sezaryen, normal doğumun HIV bulaşma riskini azaltabilir, çünkü doğum sırasında temas ve kan bulaşma riski daha düşüktür.
  • Flaş Kordon Kesimi: Bebeğin doğumundan hemen sonra kordonun hızlı bir şekilde kesilmesi, temas ve kan bulaşma riskini azaltabilir.
  • Süt İkamet Edilecek: HIV pozitif bir anne, emzirme yerine formülle besleme tercih edebilir. Anne sütü ile beslenme, bebeğe HIV bulaşma riskini taşır.
  • Bebeklerde Antiretroviral Tedavi: Bebeğe doğumdan sonra antiretroviral tedavi uygulanabilir. Bu tedavi, bebekte olası bir HIV enfeksiyonunu önleyebilir.

Aids Belirtileri

AIDS (Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) genellikle HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) enfeksiyonunun ilerlemesiyle ortaya çıkar. HIV pozitif bir bireyde AIDS belirtileri genellikle bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıfladığında ve vücut, çeşitli enfeksiyonlara ve hastalıklara savunmasız hale geldiğinde ortaya çıkar. Ancak, her HIV pozitif kişide AIDS belirtileri farklılık gösterebilir ve belirtiler başka sağlık sorunlarına da işaret edebilir. İşte genel olarak HIV pozitif bir kişide görülebilecek AIDS belirtileri:
  • Kilo Kaybı: İştah kaybı, ishal veya vücuttaki enfeksiyonlara bağlı metabolik değişiklikler nedeniyle kilo kaybı yaşanabilir.
  • Ateş: Sık sık tekrarlayan ateş, vücuttaki enfeksiyonlarla ilişkilendirilebilir.
  • Gece Terlemeleri: Aşırı gece terlemeleri, genellikle enfeksiyonlara bağlı olarak ortaya çıkabilir.
  • Yorgunluk: Kronik yorgunluk, enerji seviyelerinde belirgin bir düşüş yaşanabilir.
  • Lenf Bezlerinde Şişme: Lenf bezlerinde şişme, vücuttaki enfeksiyonlara tepki olarak ortaya çıkabilir.
  • Enfeksiyonlar: HIV pozitif kişilerde sık sık tekrarlayan mantar enfeksiyonları, zatürre, ciddi grip benzeri enfeksiyonlar gibi enfeksiyonlar ortaya çıkabilir.
  • Nörolojik Semptomlar: HIV, sinir sistemini etkileyebilir ve buna bağlı olarak baş ağrıları, kas güçsüzlükleri veya unutkanlık gibi nörolojik semptomlar ortaya çıkabilir.
AIDS belirtileri genellikle HIV enfeksiyonunun ilerlediği ve bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıfladığı aşamada ortaya çıkar. Ancak, bu belirtiler başka sağlık sorunlarına da işaret edebilir, bu nedenle bir kişi bu tür belirtileri deneyimliyorsa bir sağlık profesyoneli ile görüşmesi önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, HIV'in ilerlemesini önleyebilir ve yaşam kalitesini artırabilir.

Aids Belirtileri Vücudun Neresinden Başlar?

AIDS belirtileri genellikle vücudun farklı bölgelerinde başlar. Lenf bezlerindeki şişme genellikle baş ve boyun bölgesinde ortaya çıkar. Ateş ve gece terlemeleri genellikle vücut genelinde hissedilir. Nörolojik semptomlar, baş ağrıları veya kas güçsüzlükleri gibi, genellikle sinir sisteminin etkilendiği bölgelerde başlar. Kilo kaybı ve solunum problemleri ise genellikle vücudun çeşitli bölgelerinde gözlemlenebilir.

Hiv Akut Enfeksiyon Dönemi ve Aids Belirtileri

HIV akut enfeksiyon dönemi, virüsün vücuda girdikten sonraki ilk birkaç haftayı kapsar ve genellikle belirtisiz geçer. Ancak, bazı kişilerde ateş, baş ağrısı, kas ağrıları ve lenf bezlerinde şişme gibi hafif semptomlar görülebilir. AIDS belirtileri ise HIV enfeksiyonunun ilerlediği aşamada ortaya çıkar ve genellikle zayıflık, kilo kaybı, sık tekrarlayan enfeksiyonlar, ateş ve gece terlemeleri gibi genel sağlık sorunlarıdır. Akut enfeksiyon dönemi ve AIDS belirtileri, HIV'in farklı evrelerini yansıtarak kişiden kişiye değişebilir.

Aids Testi ve Tanı Yöntemleri

AIDS testi ve tanı yöntemleri, HIV enfeksiyonunun varlığını ve enfeksiyonun ilerleyip ilerlemediğini belirlemek için kullanılır. İşte AIDS testi ve tanı yöntemleri:
  • HIV Antikor Testi: En yaygın kullanılan testlerden biridir. Kan, tükürük veya idrardan alınan örneklerle gerçekleştirilir. Bu test, vücut HIV'e maruz kaldığında üretilen antikorları tespit eder. Pozitif bir sonuç, kişinin HIV ile enfekte olduğunu gösterir.
  • PCR (Polimeraz Zincir Reaksiyonu) Testi: Virüsün genetik materyalini (RNA veya DNA) tespit eden bir moleküler testtir. Bu test, enfeksiyonun erken dönemlerinde ve antikorlar henüz belirgin hale gelmeden HIV'i saptayabilir.
  • Antijen ve Antikor Testi: Bu test, hem HIV antijenlerini hem de antikorlarını tespit eder. Antijenler, virüsün varlığını belirten proteinlerdir. Bu test, diğer testlere kıyasla enfeksiyonun daha erken aşamalarında sonuç verebilir.
  • CD4+ T Hücre Sayımı: Bu test, bağışıklık sistemini değerlendirmek için kullanılır. HIV, özellikle CD4+ T hücreleri üzerinde etkili olduğu için, bu hücrelerin sayısındaki azalma HIV enfeksiyonunun ilerleyip ilerlemediğini gösterir.
  • Viral Yük Testi: Bu test, kandaki HIV RNA seviyelerini ölçer. Viral yük, vücuttaki HIV miktarını gösterir ve tedaviye yanıtı değerlendirmek için kullanılabilir.
Tanı süreci genellikle bir dizi testin kombinasyonunu içerir ve bir kişinin HIV pozitif olup olmadığını, enfeksiyonun evresini ve tedavi ihtiyacını belirlemek için kullanılır. HIV testleri genellikle gizli tutulur ve danışmanlık hizmetleri sağlanarak bireylerin sonuçlarla başa çıkması desteklenir.

Aids Tedavisi Var Mı?

Maalesef henüz Aids’in kesin bir tedavisi yoktur. Ancak modern tedavilerle hiv virüsü tamamen yok edilemese de vücut içinde baskılanarak saptanmayacak kadar aza indirgenebilir. Bu şekilde hiv virüsü etkili olamaz ve aids gelişemez. Tedavi altındaki hastalar normal yaşamlarına devam edebilirler
Antiretroviral tedavi (ART), HIV enfeksiyonunu kontrol altına alarak bağışıklık sistemini güçlendirmek için kullanılır. ART, farklı ilaçları kombinasyon halinde içerir ve kişiye özelleştirilmiş tedavi planları oluşturulur. Erken teşhis ve tedavi ile HIV pozitif bireylerin yaşam süresi önemli ölçüde uzatılabilir, yaşam kalitesi artırılabilir. Ancak, bahsettiğimiz gibi bu tedavi virüsü tamamen ortadan kaldırmadığı için hastaların hayatarı boyunca tedaviyi sürdürmeleri gerekir.

Erken Tanının Önemi

Hiv virüsü sözkonusu olduğunda erken tanı hayati önem taşır. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa virüsün baskılanması ve aids oluşmadan hastanın normal hayatına dönmesi o kadar kolay ve rahat gerçekleşecektir. Ayrıca erken tanının önemi bireyin başkalarına enfeksiyon bulaştırma riskini azaltması sözkonusu olduğunda da çok önemlidir. Erken tanı, hastalıkla baş etme sürecinde psikososyal destek sağlayarak bireyin duygusal ihtiyaçlarına cevap verebilir. Bu yaklaşım, uzun vadede sağlık maliyetlerini azaltabilir ve hastaların yaşam kalitesini artırabilir.

* Bu içeriğin geliştirilmesinde Liv Hospital Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
* Web sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz. Sayfa içeriğinde Liv Hospital'da tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir.

Uzmanına Sor / Görüntülü Görüşmeler ve Sağlık Hizmetleri Evinizde