10 Maddede Damar Sağlığı
Damar tıkanıklığı, kan damarlarının içinde birikmiş yağ, kolesterol ve diğer maddelerin yol açtığı daralma veya tam tıkanma durumudur. Ailede bilinen atardamar hastalığının olmasının, damar tıkanıklığı açısından en önemli risk faktörleri arasında olduğunu belirten Liv Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cem Arıtürk, damar sağlığı ile ilgili bilinmesi gereken 10 önemli konuya dikkat çekti.
İleri Yaşlarda Varis Tehlikesi
Damarlar, kanı vücutta taşıyan esnek tüplerdir. İki ana türü vardır: Atardamarlar oksijeni ve besinleri taşıyan kanı kalbden vücuda taşırken, toplardamarlar oksijeni azaltılmış kanı kalbe geri taşır.
1. Atardamarlar kasılıp gevşeyebilen yapılardır
Vücuttaki temiz kanı dokulara ulaştırmaktan sorumlu olan atardamarların duvar yapısında belirgin kas dokusu bulunmaktadır. Bu sayede atardamarlar basınç dengesini ayarlayabilecek şekilde kasılıp gevşeme ve buna bağlı olarak hacim potansiyelini azaltıp arttırma yeteneğine sahiptirler.
Atardamarların kasılma ve gevşeme özelliğinin birçok önemli işlevi vardır:
- Kan basıncını düzenler: Atardamarlar kasıldığında, kan akışına direnç artar ve bu da kan basıncının yükselmesine neden olur. Tersine, atardamarlar gevşediğinde direnç azalır ve kan basıncı düşer. Kalp atış hızı ve atardamarların kasılma ve gevşeme derecesi, vücudun ihtiyaç duyduğu kan basıncını korumaya yardımcı olur.
- Kan akışını yönlendirir: Atardamarların kasılma ve gevşeme şekli, kanın vücudun hangi bölümlerine yönlendirileceğini belirlemede önemli rol oynar. Örneğin, egzersiz sırasında kaslar daha fazla kan akışına ihtiyaç duyar. Atardamarlar bu bölgeleri beslemek için genişler ve diğer bölgelere giden kan akışını kısıtlar.
- Kan basıncını stabilize eder: Atardamarlar, ani kan basıncı dalgalanmalarını stabilize etmeye yardımcı olur. Örneğin, ayağa kalktığınızda kan basıncınız düşebilir. Atardamarlar bu duruma karşı hızlı bir şekilde kasılarak kan basıncının düşmesini önler.
2. 50 yaşın üzerindeki insanlarda varis görülme sıklığı %50’dir
Yerçekimine maruz kalma ve hareketsiz geçirilen süre arttıkça varis hastalığı gelişme riski artmaktadır. Toplumda 50 yaşını geçmiş iki bireyden birinde, şikayet oluştursun ya da oluşturmasın, çeşitli seviyelerde varis hastalığı bulunmaktadır. Varis hastalığında bazı nüanslar da göz önünde bulundurulmalıdır.
Varis oluşumunu etkileyen faktörler arasında yaş, cinsiyet, aile öyküsü, hamilelik, obezite, uzun süre ayakta durma veya oturma ve kabızlık önemli rol oynar. Yaş ilerledikçe damar duvarları zayıflar ve varis riski artar. Kadınlarda varis görülme sıklığı erkeklere göre daha fazladır; hormonal faktörler ve hamilelik bu durumla ilişkilendirilir. Ailede varis öyküsü olan bireylerde risk daha yüksektir. Hamilelikte artan kan hacmi ve hormonal değişimler varis oluşumunu teşvik edebilir. Obezite, bacaklardaki damarlara ekstra basınç uygulayarak varis riskini artırırken, uzun süre ayakta durmak veya oturmak da kan akışını olumsuz etkileyebilir. Kabızlık ise karın içi basıncını artırarak varis oluşumuna katkıda bulunabilir.
3. Ölüm sonrasında vücutta bulunan kan toplardamarlarda toplanır
Antik Çağ’da atardamarların hava taşıyan yapılar olduğu düşünülmüş ve hatta Antik Yunanlar arasında, arterler trakeaya bağlı olan ve dokulara hava taşıyan hava tutucular olarak düşünülüyordu. Ölümden sonra, kalp atışı durduğu için kan pompalanmaz. Bu nedenle kan, yerçekimi etkisiyle en alçak noktalara doğru akar ve toplardamarlarda toplanır. Özellikle alt bölgelerde ve akciğerlerde kan birikmesi görülebilir. Bu durum, ölümün ardından oluşan morarma ve solgunluk gibi belirtilere yol açar.
Varis Gelişiminde Aile Öyküsü Genetik ve Gebelik Etkisi
Ailesinde varis öyküsü olan bireylerde varis gelişme riski daha yüksektir, çünkü belirli genetik faktörler damar yapısında ve kan dolaşımında değişikliklere yol açabilir. Gebelik sürecinde ise artan kan hacmi ve hormonel değişimler, özellikle bacaklardaki damarların genişlemesine ve varis oluşumuna katkıda bulunabilir.
4. Varis hastalığında da bacak kesilme riski vardır
Venöz yetmezliğin ileri evrelerinde bacaklarda venöz ülser adı verilen yaralar açılabilmektedir. Bu yaraların enfekte olması da söz konusu olabilmektedir. Gecikmiş tedavilerde veya tedaviyi kabul etmeyen hastalarda sürecin ilerlemesi, ilgili bacağın çeşitli seviyelerden kaybı ile sonlanabilmektedir. Genellikle ileri derecede kangren, kontrol edilemeyen enfeksiyon veya arteriyel yetmezlik gibi ciddi komplikasyonlarda ortaya çıkar.
5. Genetik ve ailesel faktörler damar hastalıklarında önemli rol oynamaktadır
Ailede bilinen atardamar hastalığının olması damar tıkanıklığı açısından en önemli risk faktörleri arasındadır. Bununla birlikte ebeveynlerinden birinde varis olan bir insanın hayatı boyunca varis hastalığına yakalanma olasılığı %40’ken her iki ebeveynde de varis olması durumunda bu rakam %70’e kadar yükselmektedir.
Genetik Faktörler:
- Bazı genler, damar hastalıklarına yatkınlığı artırabilir. Örneğin, yüksek kolesterol seviyelerine neden olan genler, kalp hastalığı ve felç riskini artırabilir.
- Bazı genler, damar duvarlarının zayıflamasına ve hasar görmesine neden olabilir. Bu da anevrizma ve PAD gibi hastalıklara yol açabilir.
- Genetik faktörler, kan pıhtılaşma riskini de etkileyebilir. Kan pıhtıları kalp krizi, felç ve pulmoner emboli gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir.
Ailesel Faktörler:
- Ailenizde kalp hastalığı, felç veya anevrizma öyküsü varsa, bu hastalıklara yakalanma riskiniz daha yüksektir.
- Ailenizde erken yaşta kalp hastalığı veya felç öyküsü varsa, riskiniz daha da yüksektir.
- Ailenizde yüksek kolesterol, yüksek tansiyon veya diyabet gibi risk faktörleri varsa, bu da damar hastalıklarına yakalanma riskinizi artırabilir.
6. Gebelik varis hastalığının gelişiminde önemli rol oynamaktadır
Gebelik; hareketsizlik, bozulmuş toplardamar akımı ve hormonal sebepler nedeni ile toplardamar hastalıkları açısından riskli bir dönemdir. Bilinen sorunu olan hastaların, gebelik dönemi boyunca bir damar cerrahına takipleri uygundur. Bununla birlikte doğumdan sonraki ilk 40 günde derin ven trombozu riskinin devam ettiği de unutulmamalıdır.
Hamilelikte varis oluşumuna katkıda bulunan faktörler:
- Hormonal değişiklikler: Hamilelik sırasında östrojen ve progesteron seviyelerinde artış görülür. Bu hormonlar damar duvarlarının gevşemesine ve genişlemesine neden olarak varis oluşumuna zemin hazırlar.
- Artan kan hacmi: Hamilelik sırasında kan hacmi yaklaşık %50 oranında artar. Bu artan kan hacmi, bacak damarlarında basıncı artırarak varis oluşumunu kolaylaştırır.
- Rahim büyümesi: Büyüyen rahim, alt gövdedeki damarlara baskı uygular ve kan akışını zorlaştırır. Bu durum da varis oluşumuna katkıda bulunur.
Şeker Hastalığına Dikkat!
Şeker hastalığı (diyabet), damar hastalıklarının gelişme riskini önemli ölçüde artırır. Bu durum, diyabetin kan damarlarına zarar vermesi ve kan dolaşımını bozmasından kaynaklanır. Diyabetli kişilerde damar hastalıklarına yakalanma riski diyabetsiz kişilere göre 2-5 kat daha fazladır.
7. Her damar tıkanıklığında ameliyat veya girişimsel tedavi gerekli değildir
Atardamar tıkanıklıklarında mutlak ameliyat veya girişimsel tedavi gerekmemektedir. Ancak bacakta yara olması, kişinin mevcut hastalığı ile günlük hayatını devam ettiremeyecek şikayetlerinin olması ameliyat veya girişimsel yöntemlerle tedavi planlanması yönünde karar aldırtıcı nedenlerdir. Hastalar yaşı, şikayet profili, sosyal beklentileri gibi faktörler de en az damar tıkanıklığı kadar tedavi seçiminde önem taşımaktadır. Bu nedenle iyi ve başarılı bir tedavi süreci için hekim-hasta ilişkisi çok önemlidir.
8. Şeker hastalığı, atardamar sağlığını tehdit eden en önemli unsurlardandır
Diyabet metabolik süreçlerin atardamarlar üzerindeki etkileri sonucunda hem büyük çaplı atardamarlarda hem de el ve ayaklardaki küçük çaplı atardamarlarda tıkanıklıklara yol açarlar. Vücuttaki glukoz seviyesinin normal sınırlarda tutulması, şeker hastalığının damarlar üzerindeki etkilerini önlemek için yapılması gereken en önemli şeydir. Bu nedenle diyabetiklerin, diyetlerine ve ilaç kullanımlarına ciddi şekilde dikkat etmeleri gerekmektedir.
9. Vücutta küçük dolaşım ve büyük dolaşım olmak üzere iki dolaşım bulunmaktadır
Büyük dolaşım kalpten çıkan temiz kanın atardamarlar aracılığı ile dokulara ulaşıp toplardamarlar aracılığı ile kalbe geri dönene kadar geçirdiği süreçtir. Küçük dolaşım ise kalbe dönmüş kirli kanın akciğerlere ulaşıp kalbin sol tarafına gelmesine kadar geçen süreçtir. Küçük dolaşımda yer alan akciğer atardamarı vücutta kirli kan taşıyan tek atardamar ve akciğer toplardamarı temiz kan taşıyan tek toplardamardır.
Sıvı-Elektrolit Dengesi Önemli
Damarlarda sıvı-elektrolit dengesi büyük önem taşır. Bu denge, vücuttaki kan hacminin ve kan basıncının düzenlenmesinde kritik rol oynar. Elektrolitler, özellikle sodyum, potasyum, klor ve kalsiyum gibi mineraller, hücre fonksiyonları ve sinir iletimi için gereklidir. Damarlardaki doğru sıvı-elektrolit dengesi, vücudun normal metabolik işlevlerini sürdürmesine yardımcı olurken, dengesizlikler kan basıncını etkileyebilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, damar sağlığını korumak için doğru beslenme ve hidrasyon önemlidir.
10. İnsan vücudundaki damarlar yarı geçirgen yapıdadırlar
Bu özellikleri doğrultusunda damarların içindeki yapılar, büyüklükleri doğrultusunda damardan dışarıya veya damar dışındaki bazı maddeler damarın içine geçebilirler. Bu özellik vücuttaki sıvı-elektrolit dengesinin sağlanmasında önemli rol oynamaktadır.
Damar duvarları üç katmandan oluşur:
- İç katman: Endotel hücrelerinden oluşan ince bir katmandır. Bu hücreler, kanın pürüzsüz bir şekilde akmasını sağlar ve kan pıhtılaşmasını önler.
- Orta katman: Kas hücreleri ve elastik liflerden oluşan kalın bir katmandır. Bu katman, damarların kasılmasına ve gevşemesine izin vererek kan akışını düzenler.
- Dış katman: Bağ dokusundan oluşan bir katmandır. Bu katman, damarları korur ve destekler.
* Web sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz. Sayfa içeriğinde Liv Hospital'da tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir. .