liv sağlık köşesi

Stres Enfeksiyonlara Kapı Aralıyor

Oluşturma Tarihi: 06.08.2019 10:00 | Son Güncelleme: 18.11.2021 13:34

Araştırmalar stresli zamanlarda insan vücudunun enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale geldiğini gösteriyor.
Bilimsel araştırmalara göre işsizlik ya da aile içi tartışmalar yaşayan kişilerde soğuk algınlığı ve grip gibi enfeksiyonlar daha sık yaşanıyor. HIV bile kronik stres yaşayan kişilerde daha hızlı ilerliyor. Stres ve enfeksiyonlar arasındaki ilişki uzmanlar tarafından açıklandı.





Çoğu kişi günlük yaşamında stresi bir dereceye karşı yönetebilir ve kısa süreli (akut) streslere karşı uyum yollarını bulur. Şiddetli, uzun süreli (kronik) stres durumlarında ise enfeksiyonlara karşı vücudumuzun bağışıklık sistemini etkileyen olumsuz etkiler oluşur. Yapılan çalışmalar stres düzeyi yüksek ve uzun süreli olan kişilerde bazı bulaşıcı hastalıklara yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Grip riski artıyor

1991 yılında Carnegie Mellon Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma soğuk algınlığı riskinin stres derecesiyle orantılı olduğunu göstermişti. 1998 yılında bir başka çalışmada ise en az bir ay süreyle (işsizlik ya da aile içi tartışmalar gibi yaşam olayları için) kronik stres yaşayan insanlarda soğuk algınlığı, grip gibi enfeksiyonların daha sık yaşandığı görüldü.
Aynı şekilde 2000 yılında yayınlanan bir UNC-Chapel Hill çalışmasında, hayatlarında kronik stres olan HIV ile enfekte erkeklerde hastalığın daha hızlı ilerlediği tespit edildi. Kronik tüberküloz (verem), herpes simpleks virüsü reaktivasyonu ve diğer birçok bulaşıcı hastalığın da stresle bağlantıları gösterilmiş ve stres yönetimi iyi olmayan kişilerde tekrarlayan hastalıklar görülmüştür.

Kronik streste akyuvarların işlevi azalıyor

Hastalık yapan mikroplar vücudumuza girdiklerinde özellikle beyaz kan hücreleri tarafından hedef alınırlar. Beyaz kan hücreleri, bağışıklık yanıtı oluşturmak için çalışmaya başlarlar. Bulaşıcı mikroplara derhal tepki verilir. Bu ilk savunma mekanizmasında akyuvarlarda "doğuştan" bağışıklık tepkisi vardır. Akut stres dönemlerinde salgılanan stres hormonları nedeniyle akyuvarlar daha da aktif olarak vücuda giren mikro organizmalara karşı savaşırlar. Kronik stres dönemlerinde ise vücutta sürekli olarak yüksek seviyede bulunan stres hormonları yüzünden akyuvarların işlevleri azalabilir. Böylece vücudun hastalıklara karşı savaşma yeteneği de azalır. 

Stresi yok etmek gerçekçi değil ama etkileri azaltılabilir

Stresi görmezden gelmek mümkün değil. Peki stresle nasıl baş etmeliyiz? Liv Hospital İstanbul Uzman Psikoloğu Ceren Aydın “Stresten tamamen korunmak gerçekçi bir beklenti değil” diyor. Çünkü olumsuz yaşam olayları ve hatta hayatımızdaki olumlu değişiklikler bile strese yol açabilir. Bu nedenle de zaman zaman her birey stres yaşar” diyen Aydın, stresin olumsuz etkilerinden korunmak için tavsiyeleri şöyle sıralıyor:

Kaynağı tespit edin

İlk olarak neyle mücadele ettiğimizi ve stresin kaynağını belirlememiz gerekir. Bu kaynaklar geniş bir aralığa yayılır ve bireyler arası farklılıklar gösterir. Örneğin  kiminde bedensel yakınmalar (ağrılar, kas gerginlikleri vb.) kimindeyse isteksizlik, motivasyon kaybı ve hatta depresif semptomlar tabloda baskın gelebilir.
İkinci adım dengeyi yeniden sağlamak için neye ihtiyaç duyduğumuzu saptayıp çözüm yollarını değerlendirmektir. Stresle baş etmede ve genel anlamda ruhsal iyilik halinde düşünce sistemimiz kilit bir rol oynar. Rahatsızlık veren duyguları ve stresi yönetebilmek için düşünce süreçlerimizdeki hataları fark ederek durumlara daha rasyonel ve çözüm odaklı yaklaşmamız gerekir.

Diyafram nefesi alın

Bedeni rahatlatmada diyafram nefesi, imajinasyon ve aşamalı kas gevşetme gibi gevşeme egzersizleri oldukça yatıştırıcıdır. Ancak, arka arkaya diyafram nefesi baş dönmesi yapabileceğinden birkaç tekrardan oluşan gün içine yedirilmiş setleri tercih etmek daha sağlıklıdır. Hamilelerin bu egzersizi yapmaları önerilmemektedir.

'Hayır' demeyi öğrenin

Stresle baş etme sürecinde yeni beceriler geliştirmek de çok faydalı olacaktır. "Hayır" diyebilmek, zaman yönetimini geliştirmek, iç disiplini sağlamak, yardım ve destek talep etmek, sosyal becerileri geliştirmek, duyguları ifade etmek gibi.
Tüm bunlara ek olarak düzenli ve sağlıklı yaşamayı (uyku, beslenme, düzenli egzersiz vb.)  ve gerekirse profesyonel desteğe başvurmayı da ihmal etmemelisiniz.

* Bu içeriğin geliştirilmesinde Liv Hospital Yayın Kurulu katkı sağlamıştır.
* Web sitemizdeki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz. Sayfa içeriğinde Liv Hospital'da tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren ögelere yer verilmemiştir.

Uzmanına Sor / Görüntülü Görüşmeler ve Sağlık Hizmetleri Evinizde